Bir
acımasız kral tüm yaşlıları yok etmek için kanun çıkardı.
Ne fayda var onardan- o dedi, - ne biçerler, ne süreler, ne
kazarlar, ne de odun yararlar. Sadece yemek iyiyorlar ve evde kahır
ediyorlar. Daha iyi yaşayacağız onlarsız. Bütün yaşlı
adamlar bıçağın altından geçti. Tek yaşlı bir adam kaldı -
vezirin babası. Acımış vezire alsın kafasını yaşlı
babasının, onun için saklamış onu gizli bir yere ve kimse
bilmeden gizlice besledi. Acımasız kralın deli bir kara atı vardı
:tepen ısıran, atlayan. Kimse ona yaklaşamıyordu sakinleştirmek
için. Başkentte kötü bir cadı vardı. Kral emretti onu çarsınlar
saraya ve çılgın atı nasıl sakinleştireceyini sorgulandı.
-
Nasılmı? - cadı cevapladı. - Emredin, efendim , senin vezirlerine
bir kumdan ipi bükmesine. Bağlarsanız atı kum ipiyle ,o olacak
sakin koyun gibi.
Kral
boynunu kaşındı ve vezirleri çağırdı.
-
Hey, vezirler - diye bağırdı - dinleyin size ne buyuracam! Yarın
bana bir kum ipi getireceksiniz. Sarayıma gelirseniz kumdan olan
ipsiz, kafanızı alacağım.
Eğilmiş
başını vezirler ve evlerine topladılar. Bir kum ipinin nasıl
bukuleceyine akıllarına
gelmiyordu. Vezirlerin arasında babasının hayatını kurtaran kişi
vardı. Evine toplandı üzgün, yaşlı babası ona sordu :
-
Neden üzgünsün oğlum. Vezir ona kralın ne istediğini söyledi.
-
Hepsi bu mu? Endişelenme,. Yarın, gideceksin saraya ve kral
sorunca: nerde ip?, sen cevapla: "kralım hazırız kumdan ip
bükmeye, ama bilmiyoruz nasıl olsun - kalın, ince, sarı veya
kırmızı. İlk etapta bize bir örnek verin.
Ertesi
gün, akıllı cevap duyduğunda, kral başını eğdi ve şöyle
dedi.
-
Haklısınız ,size bir örnek vermek zorundayım, ama ben nerden
alayım onu. Ve kral herkesin hayatını bağışladı.
Aynı
yaz, büyük kuraklık olmuş . Herşey yanmış çimenler,
meyveler. Dereler ve Pınarlar kurumuş. Ekinikler boşalmış
.Kalmamış ekin tohumu bile. İnsanlar korkmuş açlıktan ölmesiner
diye. Kral'da endişelenmiş. Yine vezirleri çardı ve onlara
emretti.
-
Ne yaparsınız ne edersiniz yarın geldikten sonra istiyorum bana
söylemenizi nerden bulabiliriz ekin tohumu ekmek için, yoksa
başınızı alarım.
Gitmişler
vezirler ordan düşünceli - kolay bir iş değil ekin tohumu
bulmak. Saklı yaşlı görmüş oğlunu üzgün geri döndüğünü
ve neler olduğunu sordu.
-
Şimdi baba - cevapladı vezir, - sen bile yardım edemesin.
-
Neden.
-
Nedeni şu ki kral istedi ekin tohumu bulmamızı ekmek için ve
ülkenin hiç bir yerde ekin tohumu yok.
-Endişelenme,
evlat. Yarın kralın yanına gittikten sonra, sen ona deki emretsin
köylülere saraydaki tüm karınca yuvalarını kazsınnar. Karınca
yuvalarında var çok ekin tohumları. Ve gerçekten köylüler
kırlara çıktığında tüm karınca yuvalarını kazdılar,
buldular her yuvada birer torba ekin tohumu. Kral çok şaşırmış
ve döndü vezire, hani gizliyomuş babasını ve sormuş ona.
-Söyle
bana bu akıllıca danışmanın kimin verdiğini.
-
Cesaretim yok söylemeye, efendim, çünkü beni öldüreceksin.
-
Bir tel saç düşmeyecek saçından, söyle!
Ve
vezir itiraf etti, gizlediği babası olduğunu ve o onu öğrettiğini
ne söylesin diye kum ipi için ve nerde saklı ekin tohumları
olduğunu. Sonra yeni bir yasa çıktı:
Kimse
yaşlı insanlara dokunmasın ve yürürken sokaklarda herkes onlara
yol versin.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder