Ünlü
bir öğretmen görevlisi bir seminer sunmak zorundaydı. Bir salona
toplanmışlar 200 kişi bilge sözlerini uzun zamandır beklediler.
Fakat her zamanki gibi açılıştı. Öğretmen görevlisi 100
dolarlık bir banknot çıkardı ve sordu.
-
Bu banknotu kim istiyor?
Hepsi
ellerini kaldırdı.
-
sizden birine vereceğim bunu bu gece, ama önce... - dedi öğretmen
görevlisi ve yırttı banknotu ikiye.
-
Şimdi kim istiyor? - yine bütün eller kaldırıldı.
-
böyle yaparsam?... Yine sormuş, atmış parçaları yere ve ezmeye
başlamış. Sonra kaldırmış onarı elleriyle yırtık halde ve
kirli.
-
peki şimdi hâlâ onarı isteyen varmı?
Yine
hepsi ellerini kaldırmış.
Sonra
o konuşmaya başlamış:
-
önemli değil ne yapacağım banknotla, siz her zaman onu
isteyeceksiniz, çünkü o değerini kaybetmez. Yani insanlarlada
öyle. Çoğu zaman ezilir, tekmelenir ve kendimizi önemli
hissetmiyoruz. Ancak bize ne olursa olsun, değerimizi kaybetmeyiz.
Kirli veya temiz, ezilmiş veya bütün, kilolu veya zayıf, yüksek
veya alçak, hiç biri önemli değil. Bunların hiç biri onemimizi
değiştirmiyor. Hayatımızın bedeli başkalarına nasıl
gördüğümüz değil, kim olduğumuz ve neyi bildiğimizdir.
Şimdi
iyi düşünün ve hatırlamaya çalışın : hangileri beş en
zengin kişi dünyada , hangileri beş son dünya güzelleri
yada son beş kişinin Oskar ödülünü kazananlar. Nasıl gidiyor?
Zor, değil mi? Endişelenmeyin. Hiç birimiz hatırlamıyor dünkü
lerin en iyilerini. Alkışlar uçup gidiyor, kupalar toz içinde
batar, kazananlar unutulur!
Ve
şimdi hatırlayın. Üç öğretmen, gerçek büyümeniz için
yardımcı oldu mu, üç arkadaşınız, yardımcı oldu mu en zor
anlarınızda, beş kişi hayat boyunca size eşlik eden. Nasıl
gidiyor? Çok daha iyi, değilmi?
Çünkü
hayatımızda iz bırakan insanlar en ünlü değildir,ne de en
ünlüler, en zenginler, en yetenekliler . O insanlar bize bakan bizi
seven, bize inanalar ve yanımızda olanar önemlidir .
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder