30 Tem 2018

Nasrettin Hoca Fıkraları



Nasrettin Hoca güldürürken düşündüren 13. Yy da yaşamış bir halk bilginiydi. Karşılaştığı olaylara nüktedan şekilde cevap vermesi, hazırcevaplığı ve keskin zekası ile halkı hem şaşırtır hem de eğlendirirdi. Türk halk edebiyatının fıkralarla ölümsüzleşen ismi Nasrettin Hoca’nın 1208 - 1284 yıllarında yaşadığı varsayılmaktadır. Konya medresesinde öğrenim görmüş ve Akşehir’de vefat etmiştir. Bu bölgelere gittiğinizde Hoca’nın çok sayıda heykeli ile karşılaşabilirsiniz.


Nasrettin Hoca orta Asya’da ve İran dolaylarında tanınan Türk Halk filozofudur.



Nasrettin Hoca fıkraları



insan yaşamından izler taşır ve çoğu ders verme niteliğindedir. Toplumun içinde bulunulan durum zekice verilen cevaplar ile gözler önüne serilir. Günümüze kadar ulaşan fıkraları, bunları okuyanların hala gülmesi ve düşünmesi, fıkralarının birçok dile çevrilmesi bizlere Hoca’nın ölümsüz olduğunu gösterir.










29 Tem 2018

KEDİ NERDE -Nasreddin Hoca hikayesi


Nasreddin Hoca, kasaptan iki kilo et alır, eve gelir.Karısına, akşama et yemeği yapmasını söyler. Yeniden işine döner.
Hoca gidince, karısı yemeği pişirir. Sonra da komşularını çağırır onlara bir yemek ziyafeti çeker. Akşam olunca Hoca eve gelir. Karısı sofrayı hazırlar. Bir tabak bulgur pilâvını Hoca’nın önüne koyar. Hoca pilâvı görünce şaşırır:
__Hanım, hani et yemeği yapacaktın? Bunun için sana gündüzün, kasaptan aldığım eti getirmiştim… Karısı, üzgün üzgün önünde bir süre durur. Sonra, başını önüne eğerek:
__Ah Efendi, sorma! Bizim hınzır kedi, etin epsini yemiş.. der.
Bu duruma çok kızan Hoca, oturduğu yerden fırlar, eline bir sopa alır. Kediyi, iyice döğmeye karar verir. Bir köşede büzülüp oturmakta olan sıska kediyi görünce kuşkulanır. Karısına:
__Bana hemen teraziyi getir, der.
Terazi gelince, Nasreddin Hoca, kedi tartar. Kedi, iki kilo ağırlığındadır. Büsbütün şaşıran Hoca, karısına:
__Kedinin ağırlığı iki kilo, kasaptan, aldığım et nerede? Diyelimki et budur, kedi nerede?

21 Tem 2018

Dövüşçü Aslan ile Yabandomuzu & Fabl Hikayeleri


Bir yaz günü aslan su içip serinlemek amacıyla ırmağın kenarına gelmiş. O sırada yabandomuzu da ırmaktan su içmek istemiş.
Aslan:
Çekil bakalım da suyumuzdan içelim, ” demiş.
Yabandomuzu:
Ne demek çekil? demiş. Biz hayvan değil miyiz? Biz de su içmez miyiz? Amma şey, asıl sen çekil!
– “Sen çekil, hayır sen çekil…” derken işi dövüşe çevirmişler. Nasıl bir dövüş? Kıyasıya, kırasına, öldürüp ölmecesine! Kan ter içinde kalmışlar. Ayrılıp bir solukluk dinlenmede ne görsünler? Tepedeki ağaçlara akbabalarla kara kargalar konmuşlar:
– “Aman birbirlerini hemen öldürseler de leşleri bize kalsa…” diye bekleşmiyorlar mı?
Hem aslanda hem yabandomuzunda şafak sökmüş:
– “Aman, kavgayı dövüşü boş verelim! Eski dostluğumuza dönelim. Bu akbabalarla kara kargalara yem olmayalım, iyisi budur…” demişler, yollarına gitmişler.

11 Tem 2018

Anlamlı Masal


Geçmiş zamanlarda içerisinde olağanüstü olayları barındıran ve okuyanları açısından bir olayı anlatmayı hikaye şeklinde anlatım ile ve hem okuyanlar hem de dinleyenlere olayları inandırmak gibi bir düşünceye sahip olmayan ve kuşaklar arası aktarım ile anlatılmasıyla bu olayların yeniden yazma yoluyla gerçeklerden uzak olan ve çocuklara yönelik olarak anlatılan hikayelerdir.











Bazı masallar okuyucularına ve dinleyicilerine mesaj vermektedir. Bu tür masallar arasında



anlamlı masal



adı verilen masallar bulunmaktadır. Bu tür masallarımızı özenli bir şekilde hazırlayarak gerekli mesajları vermekteyiz. Hazırlanan masallar anlaşılır ve akıcı olması sayesinde okuyucusunu da dinleyicisini de sıkmaz. Tüm masallarımızda dikkatli ve özenli bir şekilde hazırladığımız için istenmeyen mesajlar masal içinde yer almamaktadır. Güvenli bir şekilde okunması sağlanmaktadır.










4 Tem 2018

Kurt ile At & Fabl Hikayeleri


Kurdun biri bir tarladan geçiyormuş, boydan boya arpa görmüş. Kurt ne yapsın arpayı? Yiyemez ki! Bırakıp gitmiş. Yolda Önüne bir at çıkmış. Onu görünce: "Ben de seni arıyordum/' demiş; "şurada arpa buldum, ama yiyemedim, sana sakladım, bayılırım senin dişlerinin gıcırtısına. Gel, sen ye, ben de seyredeyim." At kanmamış bu sözlere: "Yahu," demiş, "ben kurtları bilmez miyim? Sen arpa yiyebil-seydin karnını doyurmak zevkini bırakır da kulaklarının zevkini düşünür müydün?" demiş.

Yaratılışlarından kötü olanlar, kendilerine iyilik ediyormuş gibi bir süs verseler de gene kimseyi kandıramazlar,