29 Eyl 2018

Tilki ile Keçi & Ezop Masalları & Türkçe Masal Dinle


Tilki, günün birinde, içinde su bulunan bir kuyuya düşmüş. Kuyunun içinde oraya buraya sıçramış; ama bir türlü yukarı çıkamamış.
Bir süre sonra orada bir keçi görünmüş. Susadığı için hemen kuyunun başına gelmiş. Eğilip kuyunun içine bakmış. Bir de ne görsün? Aşağıda bir tilki duruyor. Keçi çok şaşırmış. Aşağıya seslenmiş:
Orada ne yapıyorsun tilki kardeş?
Tilki serinkanlılıkla:
Ne yapacağım? Su içiyorum, demiş.
Keçi, kuyuda su olduğunu duyunca çok sevinmiş. Tilkiye:
Su soğuk mu? diye sormuş. Kurnaz tilki:
Hem de buz gibi, demiş.
Keçi:
Nasıl içebilirim bu sudan? diye sormuş.
Ondan kolay ne var? demiş tilki. Hop de, aşağıya atla
Keçi, tilkinin bu sözlerine kanıp kendini aşağıya atmış. Kuyudaki sudan kana kana içmiş. Susuzluğu geçince, tilkiye:
Buradan nasıl çıkacağız? diye sormuş.
Kolay, demiş tilki. Sen ön ayaklarını kuyunun duvarına dayayıp arka ayaklarının üzerine dikil. Ben, sırtına basarak kolayca dışarı çıkarım. Sonra da seni yukarı çekerim. Böylece ikimiz de kurtulmuş oluruz.
Keçi, tilkinin dediğini yapmış. Tilki, onun omzuna basarak bir sıçrayışta kuyudan çıkmış. Hemen ormana doğru koşmaya başlamış.
Keçi, tilkinin hile yaptığını anlamış. Ardından acı acı bağırmış:
Ben seni kuyudan çıkmana yardım ettim; ama sen beni bırakıp
gidiyorsun. Olur mu böyle? demiş.
Bu sözleri duyan tilki, geri dönerek keçiye:
  • Sen aklını yitirmişsin ey keçi! Eğer bir gram aklın olsaydı, kuyuya atlamadan önce nasıl çıkacağını düşünürdün, demiş. Sonra da hızla oradan uzaklaşmış.

22 Eyl 2018

Açgözlü Köpek & Ezop Masalları & Türkçe Masalları Dinle


Günlerden bir gün, açgözlü köpek, bulduğu kemik parçasını ağzına alarak, bir köşeye gizlenerek yemeyi düşünmüş. Arkadaşları görüp istemesin diye, uzaklarda bir yerde yemek için yola koyulmuş. Az gitmiş, uz gitmiş, dere tepe düz gitmiş. Sonunda uzak bir yerde yemyeşil bir ormana varmış. Ormanın tam ortasından masmavi suları olan bir dere geçiyormuş.
Dereyi aşmak için derenin üzerindeki köprüye doğru yönelmiş. Köprünün tam ortasında yürüyormuş ki, derenin içinde bir köpeğin ağzında kemik parçası olduğunu görmüş. Açgözlü köpek;
– “Ne kocaman bir kemik parçası.. Tam ağzıma layık, onu ben yemeliyim.” diye düşünmüş.
Açgözlü köpek, derenin içindeki köpeğe doğru havlayarak onun ağzındaki kemiği almak isterken, ağzındaki kemiği dereye düşürmüş. O zaman anlamış, deredeki görüntü onun yansımasıymış. Dereye düşen kemik parçası, suyla beraber akıp gitmiş.. Zavallı köpek, kemiğin arkasından bakakalmış. Açgözlü olmanın kötü bir şey olduğunu biraz geç de olsa öğrenmiş..



15 Eyl 2018

Kısa Masallar



Masallara içerik bakımından bakıldığında şekil farklılığı görülmez. Uzun şekilde yazılmış olan masallar çoğu zaman hikaye ile karıştırılsalar bile içerikleri dolayısıyla kolayca ayırt edilebilirler. Kısa masallar ise birçok ebeveyn tarafından sıklıkla tercih ediliyor. 
Ebeveynler kısa masalları hem çocukların kavrayış yeteneklerini geliştirdiğinden, hem de özet çıkarmalarında ve akıllarında kalmasını sağlaması amacıyla ilk sırada tutuyorlar.
Kısa masallar

, çoğu zaman girişin aşırı kısa fakat gelişmenin diğerlerine oranla aşırı uzun olduğu bir yapıya sahiptir.
Kısa masallar hem çocukların gelişiminde ilk adım olarak yardım sağlıyor, böylece hayal dünyalarını ve anlatım kapasitelerinin artması için ilk adım olma özelliği de taşıyor. Kısacası hayal dünyamızın süslenmesi için tercih listesinin ilk sırasında yer alıyor.










Altın Yumurtlayan Tavuk / La Fontaine masal dinle


Bir varmış, bir yokmuş. Bir zamanlar, sevimli, küçücük bir köyde yoksul bir köylü yaşarmış. Bu köylünün bir tavuğu varmış. Köylü bu tavuğu çok severmiş. Tavuk da ona her gün birer yumurta yaparmış. Ama bu yumurtaların ilginç bir özelliği varmış. Yumurtalar altındanmış. Köylü her gün kümesten aldığı altın yumurtayı şehre götürür, kuyumcuda satarmış.
Yoksul köylü giderek zenginleşmeye başlamış. Zenginleştikçe huyu değişiyormuş. Artık para kazanmak için çalışmak zorunda kalmıyormuş. Çalışmadan, yorulmadan para geldiği içinde paranın değerini bilmiyormuş. Gereksiz yere para harcamaya, ihtiyacı olmayan şeyler almaya başlamış. Lüks içinde yaşamaya alıştığından bir süre sonra para yetersiz gelmeye başlamış.
Artık daha fazla parası olsun istiyormuş. Kümese gittiğinde, tavuğu eskisi kadar sevip okşamıyor, ona verdiği altın yumurtalar için minnet duymuyormuş. Zamanla tavuğun karnında bir hazine sakladığına inanmaya başlamış. Eğer tavuğun karnını keserse bu hazineye ulaşacağını, ömrü boyunca krallar gibi yaşayacağını düşünüyormuş.


AAç gözlü köylü, bir sabah elinde bıçakla kümese girmiş.Tavuk köylünün kötü niyetini anlayıp kaçmaya başlamış. Ama köylü hazineye ulaşmayı kafasına koymuş. Yakaladığı gibi kesmiş tavuğu. Acele ile karnını açmış, merakla içine bakmış, bir de ne görsün? Tavuğun karnında ne altın var, ne de hazine. Aç gözlülük yaptığı ancak o zaman aklına gelmiş. Ama artık iş işten geçmiş.ç gözlü köylü, bir sabah elinde bıçakla kümese girmiş.Tavuk köylünün kötü niyetini anlayıp

9 Eyl 2018

Yeni Hikaye


Hikayeler sürekli olarak kullanılan ve tercih edilen gelişim araçlarından sadece birisidir. Hikayeler yapı olarak masallara göre uzun fakat romanlara oranla daha kısadır. Hikayeler içerisinde bir çok yönden roman türünden yapılar, fakat az da olsa masallarda görebileceğimiz yapılar da mevcut

Yeni hikaye
, eski yapıdaki hikayelere oranla daha çok masal türünde bir yapıya bürünmüş halde. Kişi, olay ve yer bakımından ayırt edilmesi zor bir hal almış şekilde oluşuyor. Masallar kadar olmasa da kısa fakat yine masallar kadar olmasa da okuyucuyu tesir altında bırakan bir yapıya sahip. Yani hikaye, önceki hikayelere oranla daha masalsı. Ayrıca eski hikayelerin de roman türüne benzer bir yapıya sahip olduğu, incelendiğinde fark edilebiliyor.










Bu gün harika bir gün & Degerli Masallar & Yeni Masallar Türkçe


Kör bir çocuk, önünde bir şapka ile bir binanın merdivenlerinde oturuyordu. O tutuyordu bir tabela yazısı.

"lütfen yardım edin! Ben körüm".

Şapkasında sadece bir kaç guruş vardı.
Sokakta bir adam yürüyordu. O çıkardı cebinden bir kaç bozuk para ve şapkaya koydu. Sonra adam aldı tabelayı çevirdi ters tarafına bir kaç kelime yazdı ve oradan uzaklaştı. Çok kısa sürede şapka paralarla dolmaya başladı.. Daha fazla insalar para koymaya başladılar Kör oğlana.
Aynı günün öğlenden sonra, tabela yazısını değiştiren adam döndü duruma bakmak için. Oğlan onu ayak izlerinden tanıdı ve ona sordu.
- siz o insansınız, hani bu sabah benim tabelamın yazısını değiştirdiniz ?Ne yazdın?
Adam yanıtladı.
-Ben sadece gerceyi yazdım. Senin yazdığını yazdım, ama başka bir şekilde.

"Adamın yazdığı şey tabelaya şuydu."

"Bu gün harika bir gün, ancak ben onu göremiyorum."

Birinci ve ikinci tabela aynı şeyi söylediğini düşünüyor musunz?

Gerçekten her ikisinde insanlara çocuğun kör olduğunu söylüyor. Ama ilki sadece yardım yapmanızı şapkaya para koyarak. İkincisi insanlara şunu söyler, harika bir gün olduğunu ve onlar tadını çıkarabilirler, ama çocuk bunu goremicekti, çünkü o kördü.
nıdı ve ona sordu. - siz o insansınız, hani du sabah benim tabelamın yazısını değiştirdiniz. Adam yanıtladı. -Ben sadece geceyi yazdım. Seni yazdığını yazdım, ama başka bir şekilde. "Adamın yazdığı şey tabelaya şuydu." "Bu gün harika bir gü
, ancak ben onu göremiyorum." Biridci ve ikinci tabela aynı şeyi söylediğini düşünüyor musunz? Gerçekten her ikisinde insanlara çocuğun kör olduğunu söylüyor, ama ilki sadece yardım yapmanızı şapkaya para koyarak. İkincisi kti, çünkü o kördü.

1 Eyl 2018

HOCA İLE BALIKLAR &Nasreddin Hoca masalları dinle


Hoca, akşam eve dönerken, komşusundan gelen yemek kokularına imrenir. Komşusu o akşam, balık kızartması yapmaktadır.
Hoca, kapıya yanaşır. İçeriden gelen konuşmaları dinler. Ev hanımı kocasına:
__Aman efendi, der. Hoca, her zamanki gibi kokuyu alıp gelebilir. Kızaran balıkların irilerini, oğlan için dolaba saklayalım.
Hoca, bu konuşmalardan sonra, kapıyı çalar:
__Komşum, bereketli olsun. Balığın güzel kokusu, bütün mahalleyi sardı… der.
Komşusu Hoca’yı içeriye alır. Yemeğe otururlar. Hoca, önüne konan küçük balıklara bakar, bir şeyler mırıldanır. Sonra, balığı kulağına götürür, onu dinler gibi yapar. Bu durumu gören ev sahibi sorar:
__Hayrola Hocam, ne yapıyorsun öyle?
__Balıkla konuşuyorum. Bunları pek küçük gördümde, ”siz hangi deryanın kuzularısınız?” diye sordum.
Komşu, hayretle:
__Peki, o sana nededi? diye sorar.
Hoca hemen cevap verir:
__Biz çok küçüğüz, nereden geldiğimizi bilemeyiz. Dolapta büyüklerimiz var. Siz, onlara sorun, dedi.
Ev sahibi, dolaptaki balıkları sofraya getirir.