Günlerden
bir gün, Nasreddin hocanın bir eşeği varmış, zamanla bu eşeği
ihtiyarlamış, hanımıyla istişare etmişler ve sonucunda da karar
vermişler;
“Sabah
erkenden hayvan pazarına götürelim eşeği, satalım, üstüne de
biraz para koyup daha genç ve güçlü bir eşek alalım.”
demişler.
Sabahın
ilk ışıklarında, eşeği önlerine katıp yola çıkmışlar.
Köy, hayvan pazarına baya uzakmış. Nasreddin hoca;
“Bu
zayıf eşek bu yola dayanmaz, yolda ölür. Yolda ölmese bile
pazara varınca bitkin düşer, kimseler yüzüne bakmaz,” demiş.
“İyisi , biz eşeği sırtımıza alalım, pazara kadar sapasağlam
götürelim.” demiş.
Eşeği
almış sırtına, düşmüşler yola. Biraz ilerlmişler, çok
geçmeden karşılarına köyden bir kaç ahbap çıkmış. Nasreddin
hocanın bu haline pek akıl sır erdirememişler.
“Yahu
hocam, delirdiniz mi?” demişler. “Hiç insan, eşek taşır mı?
Neden böyle bir şey yaptınız! Bizim bildiğimiz, eşek insanı
taşır.”
Nasreddin
hoca düşünmüş;
“Doğru,”
demiş.
Eşeği
sırtından indirmiş, bu defa Nasreddin hoca, eşeğe binmiş. Yolda
giderlerken karşılarına başka köylüler çıkmış. İçlerinden
biri;
“Oh,
maşallah,” demiş. “Nasreddin hoca eşeğe binmiş, yanındaki
hanımını da yaya yürütüyor. Ne ayıp, ne ayıp!” Hoca adam
adaletsiz davranır mı hiç?
Nasreddin
Hoca ; “Adamlar haklı,” demiş. “Gel hanım, ben ineyim, eşeğe
sen bin!”
İnmiş
eşekten, hanımını bindirmiş. Yolda giderlerken karşılarına
başka köylüler çıkmış. Hep bir ağızdan;
“Olacak
is mi bu?” demişler. “Hocanın genç hanımı eşek sırtında,
yaşlı ve gücü kalmamış Nasreddin hoca yaya gidiyor! İnsan
olan, bundan bir parça olsun utanır.” Nasreddin hoca hanımına,
hanımı da Nasreddin hocaya bakmış. “Hakları var demiş,
hocanın hanımı,” Hoca, Ben ineyim, gel sen bin şu eşeğe.”
Nasreddin
hocanın hanımı eşekten indiğinde, Nasreddin hoca itiraz etmiş:
“Olmaz öyle şey,” demiş. “İkimiz birden binelim, daha iyi.”
.
Böyle
karar vermişler, ikisi birden eşeğe binip yola koyulmuşlar
yeniden. Gide gide yine başka köylülere rastlamışlar. Muhtar
kılıklısı;
“Nasreddin
hocam! Yazıklar olsun size!” demiş. “Sizde hiç acıma, sizde
hiç insanlık yok mu? Bu zavallı hayvana ikiniz birden binmeye
utanmıyor musunuz?” Bir de hoca olacaksın demiş.. Nasreddin hoca
ve hanımı durmuşlar, düşünmüşler. “Bunlar da haklı,”
demişler. “En iyisi hayvanı iyi edelim, öyle götürelim
pazara.”
Nasreddin
hocayla hanımı eşeği almışlar, düşmüşler yollara.. Bu defa
yolda giderken hic rastlamadıkları, başka köylülerle
karşılaşmışlar. Köylünün biri; ‘
“Bu
nasıl şey böyle?” demiş. »Eski köye yeni adet mi,
getiriyorsunuz hocam? Eşek varken insanlar yayan gider mi? Bunu
yapsa yapsa ancak eşekler yapar.”
“Doğru,”
demiş Nasreddin hoca, “ben de eşeğim, hanımım da.
Eşekliğimiz, her önümüze çıkanın dediğine kulak verip yerine
getirmemizden geliyor Ama bundan böyle paydos! Kim ne derse desin
umurumuzda değil. Doğru da olsa, eğri de olsa kendi bildiğimizden
şaşmayacağız.”