24 Kas 2018

Herkesi dinlemek mecbur değilsiniz | Masal Dinle | Hikayeler Masallar


Nasreddin Hoca ve Eşeği -Masalı
Günlerden bir gün, Nasreddin hocanın bir eşeği varmış, zamanla bu eşeği ihtiyarlamış, hanımıyla istişare etmişler ve sonucunda da karar vermişler;
Sabah erkenden hayvan pazarına götürelim eşeği, satalım, üstüne de biraz para koyup daha genç ve güçlü bir eşek alalım.” demişler.
Sabahın ilk ışıklarında, eşeği önlerine katıp yola çıkmışlar. Köy, hayvan pazarına baya uzakmış. Nasreddin hoca;
Bu zayıf eşek bu yola dayanmaz, yolda ölür. Yolda ölmese bile pazara varınca bitkin düşer, kimseler yüzüne bakmaz,” demiş. “İyisi , biz eşeği sırtımıza alalım, pazara kadar sapasağlam götürelim.” demiş.
Eşeği almış sırtına, düşmüşler yola. Biraz ilerlmişler, çok geçmeden karşılarına köyden bir kaç ahbap çıkmış. Nasreddin hocanın bu haline pek akıl sır erdirememişler.
Yahu hocam, delirdiniz mi?” demişler. “Hiç insan, eşek taşır mı? Neden böyle bir şey yaptınız! Bizim bildiğimiz, eşek insanı taşır.”
Nasreddin hoca düşünmüş;
Doğru,” demiş.
Eşeği sırtından indirmiş, bu defa Nasreddin hoca, eşeğe binmiş. Yolda giderlerken karşılarına başka köylüler çıkmış. İçlerinden biri;
Oh, maşallah,” demiş. “Nasreddin hoca eşeğe binmiş, yanındaki hanımını da yaya yürütüyor. Ne ayıp, ne ayıp!” Hoca adam adaletsiz davranır mı hiç?
Nasreddin Hoca ; “Adamlar haklı,” demiş. “Gel hanım, ben ineyim, eşeğe sen bin!”
İnmiş eşekten, hanımını bindirmiş. Yolda giderlerken karşılarına başka köylüler çıkmış. Hep bir ağızdan;
Olacak is mi bu?” demişler. “Hocanın genç hanımı eşek sırtında, yaşlı ve gücü kalmamış Nasreddin hoca yaya gidiyor! İnsan olan, bundan bir parça olsun utanır.” Nasreddin hoca hanımına, hanımı da Nasreddin hocaya bakmış. “Hakları var demiş, hocanın hanımı,” Hoca, Ben ineyim, gel sen bin şu eşeğe.”
Nasreddin hocanın hanımı eşekten indiğinde, Nasreddin hoca itiraz etmiş: “Olmaz öyle şey,” demiş. “İkimiz birden binelim, daha iyi.” .
Böyle karar vermişler, ikisi birden eşeğe binip yola koyulmuşlar yeniden. Gide gide yine başka köylülere rastlamışlar. Muhtar kılıklısı;
Nasreddin hocam! Yazıklar olsun size!” demiş. “Sizde hiç acıma, sizde hiç insanlık yok mu? Bu zavallı hayvana ikiniz birden binmeye utanmıyor musunuz?” Bir de hoca olacaksın demiş.. Nasreddin hoca ve hanımı durmuşlar, düşünmüşler. “Bunlar da haklı,” demişler. “En iyisi hayvanı iyi edelim, öyle götürelim pazara.”
Nasreddin hocayla hanımı eşeği almışlar, düşmüşler yollara.. Bu defa yolda giderken hic rastlamadıkları, başka köylülerle karşılaşmışlar. Köylünün biri; ‘
Bu nasıl şey böyle?” demiş. »Eski köye yeni adet mi, getiriyorsunuz hocam? Eşek varken insanlar yayan gider mi? Bunu yapsa yapsa ancak eşekler yapar.”
Doğru,” demiş Nasreddin hoca, “ben de eşeğim, hanımım da. Eşekliğimiz, her önümüze çıkanın dediğine kulak verip yerine getirmemizden geliyor Ama bundan böyle paydos! Kim ne derse desin umurumuzda değil. Doğru da olsa, eğri de olsa kendi bildiğimizden şaşmayacağız.”

17 Kas 2018

Keklik ile Avcı | Masal Dinle Türkçe | Hikayeler Masallar


Bir zamanlar, uzak bir ülkede yaşayan zalim bir avcı varmış. Avcılığa pek meraklıymış. Günlerden bir gün, avcıya bir kaç arkadaşı konuk olmuş. Sürekli av yaptığından hiçbir iş yapmazmış, haliyle de dolabında hiçbir şey yokmuş. Konuklarına hangi yemeği ikram edeceğim derken, gözüne her zaman av yaparken kullandığı Çağırtkan keklik ilişmiş. Bu kekliği keseyim de yemek yapayım, yarın öbür gün av yaparken bir keklik tutar bunun yerine koyarım diye düşünmüş.
Zalim avcıyı elinde bıçakla gören Çağırtkan keklik çok korkmuş. Çağırtkan keklik, avcının ona zarar vereceğini anlayınca;



– “Ey sahip! Bu kadar vefasızlık olur mu? Yıllar yılı sana çeşitli yardımlarda bulundum. Güzel sesimle günlerce ötüp durdum. Sesimin güzelliğiyle bütün keklikleri etrafıma topladım, sen de benim yardımımla onları yakaladın. Bunca iyiliği karşılığı böyle mi olmalı?” demiş.
Zalim avcı: “senin konuşmaya dahi hakkın yok! Hiç kendini acındırmaya çalışma, hem kendin itiraf ettin; diğer keklikleri yakalatmak için bana yardım ettin. Kendi cinsine ihanet ettin.” demiş. Ne yazık ki bu konuşmalar Çağırtkan kekliği beklenen sondan kurtaramamış. Zalim avcı diğer keklikleri yaptığı gibi Çağırtkan’ı da yemiş.

10 Kas 2018

Başarılı olmak için kuşun tavsiyeleri | Sesli Masal Dinle Türkçe


Günlerden bir gün, oduncular ormana girip, tüm ağaçları kesmeye başlamışlar, koca ormanlık alanda tek başına bırakmışlardı ağlayan ağacı. Evet, adı üzgün ağaçtı, çünkü etrafındaki dostları bir bir kesildikçe içine kapanmış, her ağacın ardından bir dalını düşürmüş, her ağaç ile birlikte meyveleri yok olmuş.
En sonunda hiç işe yaramayan, kırık dallı küçük bir ağaç olarak kalmış. O kadar üzgün ve perişanmış ki her gün sürekli ağlar dururmuş.
Bir gün yine haline ağlarken, minik mavi renkli çok güzel sesi olan bir kuş konmuş dallarına. “Merhaba, neden ağlıyorsun?” diye sormuş. Üzgün ağaç dalına bir kuş konduğunu görünce çok şaşırmış ve halini anlatmaya başlamış. “Tüm arkadaşlarımı tek tek kesip götürdüler, burada tek başıma kaldım. Üstelik önceden çok güzel meyveler verirken artık bir tek bile yaprak açamaz oldum.”
Sen bunun için mi üzülüyorsun yani?”
Elbette. Artık kimse beni sevmiyor, herkes gelip ne kadar çirkin olduğumu söylüyor.”
Kendini güzelleştirmek senin elinde ağaç kardeş.”
Benim mi? Nasıl peki?”
Evet, senin elinde. Her şeyden önce arkadaşlarını geri getiremeyiz bunu bil ve artık üzülme. Sonrasında ise hep iyi şeyler düşün. Yeniden meyvelerin olduğunu, herkesin gölgende dinlediğini filan. Göreceksin mutlaka faydası olacak.”
Üzgün ağaç kısa bir süre düşündükten sonra güzel kuşa hak vermiş. O günden sonra hep iyi şeyler düşünmüş ve kısa sürede ilk önce yaprakları yeşermeye başlamış, ardından sulu sulu meyveleri olmaya başlamış. Zamanla o kadar büyüyüp gelişmiş ki herkes yazın sıcak günlerinde dinlenmek için gölgesinden faydalanmaya başlamış. Kendisinde kısa sürede olan bu değişime inanamayan üzgün ağaç, düşüncelerin hayatı nasıl etkilediğini düşünmüş ve bir daha hiç bir şey için üzülmemiş.


3 Kas 2018

Çiftçi ile Padişah & Türkçe Çocuk Masallari Dinle


Bir varmış, bir yokmuş. Evvel zaman içinde bir gün padişahlar padişahı av için şehirden uzaklaşmış. Yolda giderken pek çok insanın çalıştığı bir tarla görmüş.
Merak edip yanlarına yaklaşmış.
Oradaki insanların arasında yaşı doksanı geçkin bir ihtiyar varmış. Bu ihtiyar toprağa bir şeyler ekiyormuş.
Padişah:
-Ne ekiyorsun ihtiyar? diye sormuş. İhtiyar çiftçi başını bile kaldırmadan cevap vermiş:
Baharda yeşermesi için ceviz dikiyorum. Padişah kahkahayla gülmüş.
Fakat sen çok ihtiyarsın. Şurada iki günlük ömrün kalmış. Neden uğraşırsın? demiş. Bunun üzerine ihtiyar başını kaldırmış:
İnsanlar ekip dikmekle zarar etmezler. Başkaları ektiler; biz yedik. Şimdi de biz ekelim; başkaları yesin,
demiş. Padişah bu cevabı çok beğenmiş. Hemen yanındaki adamına dönerek:
– Bu ihtiyara bir kese altın verin, diye emretmiş. İhtiyar altınları almış ve:
Gördünüz mü? demiş, benim ağacım daha büyümeden meyve verdi!

#cocukmasal