28 Ara 2018

Gelin ve Kaynana | Masal Dinle Türkçe | Hikayeler Masallar


Günün birinde güzel bir genç kız sevilmiş olduğu insanla evlenir ve aynı evde kocası ve kaynanası ile beraber yaşamaya adım atar. Oldukça mutludur, fakat kaynanası ile geçinememeye adım atar. Dönem farkı sebebiyle kişilikleri tamamen farklıdır. Bu yüzden ve daha birçok ufak sebeple her gün kavga edip tartışırlar. Kocası da anası ve karısı içinde kalmaktan sıkılmış, mutsuz olmuştur.
Genç kız, bu şekilde gitmez, bir şeyler yapmak gerek diye düşünür, eski bir tanıdıkları olan baharatçıya gider ve derdini ona anlatır. Yaşlı adam baharatlardan bir karışım hazırlar, kaynanasını zehirlediği belli olmasın diye der ki:




Bu karışımı 3 ay süresince her gün kaynanan için yaptığın yemeklerin içine azca bir miktar koyacaksın. Kimsenin şüphelenmemesi için ona fazlaca iyi davranmalı, onun en sevilmiş olduğu, güzel yiyecekleri yapmalısın.
eve dönen genç kız yaşlı insanın dediklerini aynen uygular. Her gün kaynanasının sevilmiş olduğu en güzel yiyecekleri yapar. Kaynanasının yemeğine azca oranda zehri damlatır. Kimse şüphelenmesin diye de ona fazlaca iyi davranır. Bir süre sonrasında kaynanası da fazlaca değişmiş olur ve ona kendi kızı şeklinde davranır. Evde artık hepisi mutludur. Genç kız suçluluk duymaya adım atar. Pişman bir vaziyette baharatçı dükkanının yolunu meblağ ve yaşlı adama şu ana kadar kaynanasına verdiği zehrin tesirini yok edecek panzehir için yalvarır. Kaynanasının ölmesini artık istememektedir. Yaşlı adam yaşlı gözlerle karşısında konuşup duran genç kıza bakar, gülmeye adım atar ve der ki:
  • Merak etme sana verdiğim karışım çeşitli vitaminler içeriyordu. Olsa olsa kaynananı bir tek daha da güçlendirdin. Gerçek zehir ise senin ile kaynanan arasındaydı. Sen ona iyi davrandıkça o da değişti ve aranızdaki zehir yerini sevgiye bıraktı, böylece siz gelin kayna değil, gerçek bir ana kız oldunuz.

22 Ara 2018

Sivrisinek ile Aslan | Türkçe Masallar | Masal Dinle


Günlerden bir gün, bir sivrisinek vızıldayarak havada uçuşur, ormanda dolaşır dururmuş. Gidip bir aslanın yuvasında uçuşup vızıldamaya başlamış. Aslan bir bakmış, olmamış; iki bakmış, yine olmamış,
Çekil git be” demiş. “Vız vız vızlayıp durma tepemde. Bir kızarsam, alimallah perişan ederim seni, doğduğuna bin pişman olursun.”
Kime diyorsun sen onu, kime?” diye bağırmış sivrisinek. “Sen mi beni doğduğuma pişman edeceksin? Hah, gülerim! Hayvanların kralı oldun diye kendini bir şey mi sanıyorsun? İstersem, asıl ben seni perişan ederim.”
Aslan, gümbür gümbür kükrememek için dişlerini sıkmış.
Git be, git!” demiş. “Attırma tepemi, sana o kadar söylüyorum.”



Demek öyle?” demiş sivrisinek. “Demek öyle, ha? Dur sen, el mi yaman ben mi yaman, şimdi görürüz. ”
Böyle demiş, başlamış dikenden ince, kıldan keskin iğnesiyle aslanın orasını burasını sokmaya. Aslan pençesini sallamış, ıska! Kuyruğunu sallamış, ıska! Fır fır dönmüş boşuna. Sivrisinek yine vız vız
Hayır, orası burası demeden aslanın her bir yanını sokup sokup kan revan içinde bırakıyormuş.
Aslan acıdan kükremeye, yeri göğü inletmeye, bağırıp çağırmaya başlamış. Bütün hayvanlar korularından titreyip oldukları yerde büzülmüş, kalmışlar.
Sivrisinek, aslanın durumundan şen şatır, saldırılarını sürdürmüş, sonunda aslancık soluksuz kalıp yere yuvarlanmış, pes etmiş.
Gördün mü?” demiş sivrisinek. “İşte ben istediğimi böyle yaparım.”
Sonra kanatlarını çevirmiş, vız vız edip aslanın başından ayrılmış ve… bir örümceğin ağına düşüp oracıkta ona yem olmuş.

15 Ara 2018

Kusurlu Adaylar | Çocuk Masalları | Masallar Masallar | Sesli Masal


Ormanın derinliklerinde, mutlu bir hayat süren orman sakinleri, aslanın ortadan kaybolduğunu görünce meraklanmışlar. Aradan uzunca bir zaman geçmesine rağmen, aslan ortaya çıkmayınca, ondan ümidi kesmişler. “Koskoca orman, elbette başsız kalmaz!” demişler.



Tüm orman sakinleri, bu konuya bir çözüm bulmak için toplanmış, hep birlikte kendilerine bir kral seçmeye karar vermişler. Ormanın kralı olma fikri, hemen herkesin kulağına hoş geliyormuş. Ancak deve ve fil dışında kimse kral olmak için aday olmamış.
Deve, güçlüyüm, kuvvetliyim ve en önemlisi dayanıklıyım diyerek adaylığını koymuş. Fil ise ormanın en iri canlısı olduğu için krallığa kendinin layık olduğunu öne sürmüş.
Tüm hayvanlar aralarında konuşurken, oyun bozan maymun çıkmış sahneye. “Onlar kim, kral olmak kim!” demiş, küçümseyen bir sesle. “Deveyi ya da fili kral seçerek, herkesi kendinize mi güldüreceksiniz?”
Deve, kızgınlık ve öfke nedir bilmez. Kötülük kimden gelirse gelsin, nasılsa hoş görecek affedecektir. Hepimizi kötülüklerden bu deve koruyamaz.
Fili, söylemeye bile gerek olduğunu sanmıyorum. İri gövdesi, uzun bir hortumu, kocaman kulakları ve dişleri olduğuna bakmayın siz. Küçücük bir fare görür görmez kaçacak delik arayacaktır. Küçücük bir fareden korkan birinin hepimize yönetici olamayacağı ortadadır.” diye seslenmiş tüm dinleyenlere. “İkisinden de kral olmaz.”

8 Ara 2018

Nasrettin Hoca ve Çocukları | Masal Dinle Türkçe | Hikayeler Masallar


Günlerden bir gün, Nasrettin Hoca’nın iki çocuğu varmış. Büyük oğlu, civar köylerin birinde çömlekçilik yapıyormuş. Bir gün Nasrettin Hoca büyük oğlunun yanına gidince:
– “ Baba, bütün sermayemi şu çömleklere yatırdım” demiş. “ Hava güneşli olur da, tez zamanda hepsi kurursa zengin olacağım. Ama olur da yağmur yağarsa anam ağlayacak!”
Nasrettin Hoca onun yanından ayrılıp, diğer köydeki küçük çocuğun yanına gitmiş.
Küçük oğlu :
– “ Baba, varım yoğum şu tarlada, vaktinde yağmur yağarsa, ekinlerim bol gelecek, zengin olacağım. Olur da kuraklık gelirse anam ağlayacak” demiş.
Hoca Nasrettin eve dönmüş, canı çok sıkkınmış.
Hanımı :
– “Hayrola hoca, canın bir şeye mi sıkkın? Neden yüzün asık” demiş.
– “Benimki bir şey değil hanım” demiş ,
asıl sen kendi halini düşün. Yağmur yağsa da, yağmasa da bizim oğlanlardan birinin anası ağlayacak”.

1 Ara 2018

Anne köpek | Türkçe Masallar | Masal Dinle | Öykü ve Masal | Hikayeler Masallar |


Bir varmış bir yokmuş zamanın birinde bir anne köpek varmış. Bu anne köpek karnının içinde yavrularını taşıyormuş. Anne köpek, karnındaki yavrularını doğurmak için güzel bir yuva arıyormuş. Tüm aramalarına rağmen güzel bir yuva bulamamış. Kara kara düşünürken aniden aklına çok eski arkadaşlarından birisi gelmiş.
Anne köpeğin eski arkadaşı hali vakti yerinde, son derece iyi bir kulübesi olan bir köpekmiş. Aklına gelen eski dostuna gidip demiş ki; “Birkaç gün de olsa yavrularımı doğurmam için bana kulübeni ödünç olarak verir misin?”. Eski arkadaşı da “ Tabi ki de veririm.” demiş. “Arkadaşlar ne güne duruyor, bu zor günlerimizde birbirimize yardım etmeyip ne yapacağız. Kulübemi sana ödünç veririm.” demiş. Bunun ardından hemen kendi kulübesini boşaltarak anne köpeği yerleştirmiş.
Bir zaman sonra anne köpeğin doğum zamanı gelmiş ve yavrularını doğurmuş. Kısa bir süre sonra anne köpeğin eski arkadaşı çıkıp gelmiş. Anne köpek, eski dostuna bir süre daha kalması için yalvarmaya başlamış: “Lütfen!” demiş.. “Biraz daha bu kulübede kalmama izin ver. Yavrularım henüz çok küçük, biraz daha kalıp güçlenip büyüsünler.”. Eski arkadaşı “Peki” demiş ve anne köpek ve yavrularına biraz daha kalmaları için süre vermiş.
Olayın üzerinden uzun bir süre geçmiş. Eski arkadaş “Eh, artık büyümüşlerdir” deyip kulübenin yolunu tutmuş. Anne köpek, şoyle demiş: “Kulübe mi? Ne kulübesi? Benim kulübenin senin olduğundan haberim bile yok. Sen hele bir dur, yavrularımın aklı kesecek çağdalar. Onları çağırayım, onlara soralım. Onlar bilirler.”. Yavrularını çağırmış ama yavrular artık yavru sayılmazmış. Büyük mü büyük, kocaman, göz kamaştıran köpekler oluvermişler. Anne köpeğin eski dostuna hırlayarak güç gösterisinde bulunmuşlar. Eski dost, bakmış iş işten geçmiş, oradan ayrılmaya karar vermiş. Üzgün ve mutsuz bir şekilde kendi evi olan kulübeden zorbalıkla kovulmasının burukluğuyla ayrılmış.